Başkan Mehmet Ali AKBEN’in Anadolu Ajansı Röportajı

Türk Bankacılık Sektörü Dayanıklılığını Korumaya Devam Etmektedir.


Türkiye’de finansal piyasaların yaklaşık yüzde 87’sini oluşturan bankacılık sektörü, güçlü mali yapısı ile ekonominin direnç noktalarından birini oluşturmaktadır. Sektörün bu özelliği 2005 yılından sonra başlayıp günümüzde de kesintisiz şekilde devam eden “sürekli reform” süreci ile sağlanmaktadır. Sektörün sermaye yeterliliği, bilgi teknolojileri, risk yönetimi ve diğer alanlardaki düzenlemeleri sürekli olarak güncellenmektedir. Bu şekilde değişen finansal koşullara ve yeni uluslararası düzenlemelere hızlı bir şekilde uyum sağlanmaktadır. Bankalarımızın hali hazırdaki sermaye yeterliliği düzeyi hem yasal hem de hedef olarak belirlenen seviyenin çok üzerindedir. Sektörümüz bu güçlü sermaye yapısını uzun zamandır devam ettirmekte, olası finansal dalgalanma ve şoklara karşı direncini korumaktadır.

Güçlü düzenleme ve denetim altyapısının yanında Türk bankalarının geçmişten gelen tecrübe ve birikimleri de sektörün sağlamlığının diğer önemli bir unsurudur. Bankalarımız, geçmişte yaşadığımız finansal dalgalanma süreçlerinde hem sermaye yapılarını güçlendirmek hem de aktif kalitelerini korumak konusunda dünyaya örnek olacak şekilde ihtiyatlı yaklaşım sergilemiş, uluslararası muhabir ilişkileri sayesinde fonlama tarafında herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmamıştır. Bunun sonucu olarak, en zor dönemlerde dahi tıkanmayan, reel sektöre hizmet vermeye devam eden etkin bir kredi piyasamız vardır. Bu sayede özellikle Covid 19 pandemisi döneminde ekonomik aktivitenin ciddi oranda yavaşlamasına rağmen bankacılık sektörü kredi tahsisatlarına devam etmiştir.

Rakamlarla ifade etmek gerekirse, bankalarımız pandeminin başlangıcından itibaren 940 Milyar TL civarında yeni kredi kullandırımı gerçekleştirmiştir. Söz konusu kredilerin yüzde 45’i kurumsal şirket ve ticari kuruluşlara, yüzde 31’i KOBİ’lere, yüzde 24’ü ise bireysel müşterilere verilmiştir. Ayrıca yine aynı dönemde müşterilerin yeniden yapılandırma ve borç ödemelerinin ertelenmesi talepleri bankalarımızca büyük ölçüde olumlu karşılanmıştır. Bankalarımız tüm bu destekleri sağlam finansal yapıları sayelerinde sağlayabilmektedir. Bildiğiniz üzere, Ekim 2021 itibariyle son 12 aylık ihracat rakamımız 212 Milyar Doları aşarak rekor kırmıştır. Söz konusu başarıda bankalarımızın ihracat yapan reel sektör kuruluşlarımıza sağladığı desteğin önemli katkısı bulunmaktadır. Bu ihracat rakamı bile bankacılık sektörünün gücünün bir göstergesidir.

Denetim otoritesi olarak biz de, tüm dünyada olduğu gibi, bankalarımıza pandemi sürecinde bazı esneklikler getirdik. Hem müşterileri hem de bankaları korumaya yönelik söz konusu geçici önlemleri süreç içerisinde büyük ölçüde kaldırdık ve normal uygulamalara döndük. En son Eylül ayında takibe aktarım süresi 180 günden tekrar 90 güne indirilmiştir. Tabi hem esneklik sağlarken hem de kaldırılırken bunların etkileri detaylı şekilde analiz edilmektedir. Yaptığımız çalışmalar sonucu, pandemi esnekliklerinin kaldırılmasının bankaların aktif kalitesinde oldukça kısıtlı bir etkisinin olduğunu görmekteyiz.

Bazı çevrelerin herhangi bir veriye dayanmadan iddia ettiği gibi sektörün aktif kalitesinde dikkate değer bir bozulma söz konusu değildir. Belirttiğim gibi, bankalarımız faaliyetlerinde ihtiyatlı ve özenli davranmakta, kredi tahsisleri ve yeniden yapılandırma kararlarında her zaman rasyonel hareket etmektedir. Biz de sektörün tüm faaliyetlerini yakından izlemekteyiz. Baktığımızda pandemi döneminde sağlanan finansmanların ve yeniden yapılandırmaların yüksek bir geri ödeme performansına sahip olduğunu görmekteyiz. Ayrıca, aktif kalitesinin hem bir stok hem de bir akım sorunu olduğu bilinciyle Ekonomi Reformları Eylem Paketinde bankacılık sektörünün aktif kalitesinin artırılmasına yönelik önemli düzenlemelere yine bu zor dönemde imza attık.

Aktif kalitesine benzer şekilde son zamanlarda kurlarda meydana gelen artış konusunda da bankalarımız gayet sağlam durumdadır. Periyodik olarak gerçekleştirdiğimiz stres testleri ile başta kurlarda meydana gelen artış olmak üzere makroekonomik göstergelerin bankacılık sektörüne etkileri yakından takip edilmekte olup, olumsuz sonuç gözlemlenmemiştir. Bilindiği üzere, sektörümüz yabancı Para Net Genel Pozisyonu Yönetmeliği çerçevesinde özkaynaklarının yüzde 20’sini aşacak ölçüde, kısa veya uzun pozisyon alamamaktadır. En güncel verilere göre sektör nette 5,6 milyar dolar fazla pozisyondadır. Bu otomatik düzeltme mekanizması, sektörün mali sağlamlığı için kur riskini belirli bir düzeyde tutmaktadır. Diğer taraftan, ülkemizde bireysel müşterilerin bankalardan yabancı para borçlanmaları önlenmiştir. Bu sayede, vatandaşlarımız da kur riskinden korunmaktadır.

Görüldüğü üzere sektörümüz hem sermaye yeterliliği hem kur hem de aktif kalitesi bakımından gayet sağlam bir durumdadır. Bu bakımdan sektör verilerine sahip olmayan kişi ve kuruluşların, hâkim olmadıkları bir konu hakkında, sübjektif bir şekilde yıpratıcı yorumlar yapmalarını ve bunu yaymalarını doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim. Vatandaşlarımızın da bu tür yanıltıcı haber ve yorumlara itibar etmemeleri de ayrıca önem taşımaktadır.