BDDK İkinci Başkanı Asarkaya TSPB Kongresi'nde konuştu

5. TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARI KONGRESİ “YENİDEN BİRLİKTEYİZ”

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından "Yeniden Birlikteyiz" temasıyla 16-17 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nin ikinci gününde, "Düzenleyiciler Ekonomik Reform Paketi Çerçevesinde Sürdürülebilirlik Yol Haritasını Konuşuyor" başlıklı panelde, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu (BDDK) İkinci Başkanı Dr. Yakup Asarkaya konuştu.

Bu yıl 5'incisi düzenlenen kongredeki "Düzenleyiciler Ekonomik Reform Paketi Çerçevesinde Sürdürülebilirlik Yol Haritasını Konuşuyor" başlıklı panelde moderatör TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop’un sorularını yanıtlayan BDDK İkinci Başkanı Asarkaya, bankacılık ve diğer finansal sektörlerin sürdürülebilirlik sürecinde reel sektörü destekleyici, teşvik edici hatta zorlayıcı bir rol oynamasının öngörüldüğünü söyleyerek, bu durumun önümüzdeki dönemlerde karbon emisyon düzeylerini uluslararası standartlara çekmeyen firmaların kredi bulamaması veya yüksek maliyetle bulması diğer finansal hizmetlere erişimde kısıtlar yaşaması anlamına geleceğini dile getirdi. Asarkaya, iklim risklerini yönetemeyen bankaların zarara uğrama riski olacaktır, dedi.

Panelde konuşan Asarkaya, “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” ile sürdürülebilir bankacılığa ilişkin çalışmaların hız kazandığını ifade ederek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bu süreçte, BDDK açısından iki konu öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi sürdürülebilir bankacılıkla ilgili altyapıyı oluşturmak, ikincisi ise uluslararası kurum ve kuruluşlarla iletişim ve işbirliğini arttırmaktır. Altyapının oluşturulması amacıyla, Kurumumuz bünyesinde ilk olarak 2018 yılında Türk Bankacılık Sektörü Sürdürülebilirlik Araştırması yapılmıştır. 2021 yılı içerisinde Kurumumuzun farklı birimlerinden personelin katılımı ile “Sürdürülebilir Bankacılık Çalışma Grubu” kurulmuştur. Haziran 2021 tarihinde yayımlanan “Kredi Tahsis ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber” ile sürdürülebilir kredilendirme ve iklim risklerinin yönetimine yönelik olarak bankalardan temel beklentiler ortaya konulmuştur.

Uluslararası kuruluşlarla işbirliği kapsamında ise Kurumumuz, 2015 yılında “Sürdürülebilir Bankacılık Ağı” (SBN), 2020 yılında Basel Bankacılık Denetim Komitesi altındaki “İklimle Bağlantılı Finansal Riskler Görev Gücüne (TCFR) ve en son 2021 yılı Eylül ayında sürdürülebilir bankacılıkla ilgili önemli çalışmalar yürüten “Finansal Sektörün Yeşillendirilmesi Ağı” (NGFS) adlı uluslararası platforma üye olmuştur.”

Asarkaya, “Yaptığımız çalışmaları uluslararası kuruluşlarla paylaşmaya özel bir önem veriyoruz, bu husus hâlihazırda uluslararası sürdürülebilirlik sıralamalarında ülkemizin seviyesini yükseltebilmek için önemlidir. Bu sıralamaların yakın bir zamanda bankalarımızın ve diğer kuruluşlarımızın uluslararası piyasalardan kaynak sağlaması için önemli bir gösterge oluşturacağını değerlendiriyoruz”, dedi.

Haziran 2021’de yayımlanan “Kredi Tahsis ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber” ile ESG risklerinin yönetimi hususunda bir düzenleme yapıldığını ifade eden Asarkaya, bundan sonraki süreçte “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” kapsamında yılsonuna kadar “Sürdürülebilir Bankacılık Strateji Belgesi”nin hazırlanarak bankacılık sektörünün yeşil bankacılık alanındaki yol haritasının belirlenmesinin hedeflendiğini vurguladı. Asarkaya sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Orta Vadeli Plan (2022-2024) kapsamında yeşil bankacılık faaliyetlerine ilişkin temel kural ve prensipler ile kurumsal yapıyı ve risk yönetimi, muhasebe, raporlama ve kamuoyuna açıklama süreçlerini içerecek rehberlerin hazırlanması planlanmaktadır. Tabi bu rehberlerin hazırlanmasında Basel Bankacılık Denetim Komitesi, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu gibi ilgili uluslararası düzenleyici kuruluşların düzenlemelerini takip ediyor olacağız. Bu noktada, bankacılık sektörünün ESG risklerinin ölçülmesine ve yönetilmesine özel önem verdiğimizi ifade etmek istiyorum. Bu konu hepimiz için yeni bir alan. Şimdiye kadar bankacılık sektörü olarak bankacılık risklerine kredi, piyasa, likidite ve operasyonel risk penceresinden baktık. Ancak artık yepyeni bir risk türü ile karşı karşıyayız. ESG riskleri; iklim değişikliği kaynaklı fiziksel riskler, ekonomik dönüşüm kaynaklı geçiş riskleri ve dönüşümü yapmamanın neden olacağı itibar risklerinden oluşuyor. Açıkçası henüz tam olarak kimse bunları nasıl sayısallaştıracağımızı ve sermaye yeterliliği ölçümü veya sigortacılık için aktüeryal hesaplamaya katacağımızı bilmiyor. Şu anda Basel Bankacılık Denetim Komitesi de dâhil olmak üzere ilgili herkes yoğun bir şekilde bu iklim riskleri konusu üzerine çalışıyor. Biz de hem uluslararası çalışmaları takip ediyor hem de sektör ile işbirliği içerisinde sayısal yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz.”